10 Kasım 2013 Pazar

PARAYI KOLAY,AHLAKI ZOR KAZANIRIZ

Ahlâk yasakla değil eğitimle korunur          
OKULLARDAKİ EĞİTİM, MEDYADAKİ YAYINLAR
Öğrenci evleriyle ilgili olarak Başbakan Erdoğan’ın başlattığı tartışma sürerken, komşular arasında ihbar mekanizmasını işletip valilikleri ve polisi harekete geçirerek özel alanlara müdahale edilmesinin sorunu çözmek yerine yeni sıkıntılara yol açacağı; çözümün ahlâkî değerleri öne çıkaran eğitim politikalarını ve medyada da aynı yönde yayınları güçlendirmek olduğu vurgulanıyor.
DEVLET “BEN EVLERİ FİŞLEYECEĞİM” DİYEMEZ
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da konuyla ilgili olarak, “AK Parti buna karşıyım diyebilir, ama devlet ‘Ben evleri fişleyeceğim’ deme hakkına sahip değil. Ancak devlet, sosyal politikalarıyla o evlerde fuhuşun, zinanın teşvik edilmesi yerine; değerleri, ülkeyi öne çıkaran yapılanmaları, politikaları belirlemekle görevlidir” şeklinde konuştu.
Yurtları arttırdık, ama yetmiyor
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Yurtların kapasitesini aşağı yukarı 30 kat arttırdık, ama yeterli değil. Biz hem özel sektörü yurt yapımı için teşvik ediyoruz hem de TOKİ yapıyor” dedi.
Tartışmıyoruz, ayrıştırıyoruz
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin: “Bizim en büyük sorunumuz sorunu düzgün tartışamıyoruz. Her sorunu tartışırken ayrıştırıyoruz, kutuplaştırıyoruz, birbirimizi yoruyoruz, yıpratıyoruz. Oysa sorun tartışırken bilimsel tartışmamız ve hele hele eğer bu sorun öğrencilerimiz ise, burada asla öğrencilerimizi siyasallaştırıp bu kutuplaşmanın içerisine koymamamız gerekiyor.”
Ahlâk yasakla değil, eğitimle korunabilir
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “öğrenci evleriyle ilgili tartışma”ya ilişkin, “AK Parti buna karşıyım diyebilir ama devlet ‘ben evleri fişleyeceğim’ deme hakkına sahip değil. Ancak devlet, sosyal politikalarıyla o evlerde fuhuşun, zinanın teşvik edilmesi yerine; değerleri, ülkeyi öne çıkaran yapılanmaları, politikaları belirlemekle görevlidir” dedi. Gündoğdu, Memur-Sen Karaman İl Temsilciliği tarafından Yunus Emre Konferans Salonu’nda düzenlenen “Medeniyet Davamız ve Demokrasi Mücadelemiz” konulu konferansa katıldı. Gündoğdu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’de referandumun, devletin milletinden, milletin devletine geçişin milâdı; Mısır’daki Adeviyye Meydanı’ndaki gençlerin haykırışının da dünyaya yeni demokrasi tanımını haykırmanın ve vicdanı olan herkesin bir araya gelmesinin yeni sembolü ve yeni miladı olduğunu söyledi. Bugün Suriye’den yükselen çığlığın vicdanı olan herkesi yaraladığını belirten Gündoğdu, “Şimdi bir bacımız ‘Ey Batı! Hiç değilse bizi hayvan yerine koyun da hayvan olarak kurtarmaya çalışın diyor’ ama Batı’nın sesi çıkmıyor. Onun için medeniyet değerlerini önemseyenlerle, inancı ne olursa olsun ümmet bilinci ve insanlık bilincinin bir arada birleşmesi lâzım. Ortak bir karşı koyuşu olması lâzım” diye konuştu. 
SİYASÎ YA DA POLİTİK MALZEME YAPILMAMALI
Konuşmasında “öğrenci evleriyle ilgili tartışma”ya da değinen Gündoğdu, şunları kaydetti: “Başbakan bir çağrı yapıyor, Başbakana kızanlar da bu çağrının tam karşısında yer alıyor. Ben sağlıklı bir ortamda konuşulduğu kanaatinde değilim. Anayasa gereği evlerde kimin oturacağına hiçbir iktidarın karışma imkânı olmadığını, bunu da en iyi Başbakanın bildiğine eminim. Bana göre burada başka bir şey var. CHP’linin de ya da başka bir partilinin de üniversiteye gönderdiği kızlarının, oğlanlarının, kız erkek karışık evlerde kalmasını, en azından yüzde 99’u istemeyeceğine göre, burada başka bir şey var. Gençlikle ilgili yapılacak şeyleri siyasî ya da politik malzeme yapmadan masaya yatırmak gerekir. Başbakanın bunu söylemesi doğru mu? Hem doğru hem yanlış. Ne demek istiyorum? Amerika’da Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, biri kürtajı savunuyor, biri karşı çıkıyor. Parti olarak bunu söyleyebilir. AK Parti buna karşıyım diyebilir, ama devlet ‘ben evleri fişleyeceğim’ deme hakkına sahip değil. Ancak devlet, sosyal politikalarıyla o evlerde fuhuşun, zinanın teşvik edilmesi yerine; değerleri, ülkeyi öne çıkaran yapılanmaları, politikaları belirlemekle görevlidir. Sanırım bundan sonra daha fazla bunu konuşmamız gerekiyor.”
Yurtların sayısını arttırdık, ama yeterli değil
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, yurtların kapasitesini aşağı yukarı 30 kat arttırdıklarına rağmen hâlâ yeterli olmadığını söyledi. Holiday Inn İstanbul Airport Otel’de düzenlenen program sonrası basın mensuplarının sorularını cevaplayan Bayraktar, Başbakan ile Bülent Arınç’ın açıklamaları hakkında sorulan soruyla ilgili, “Başbakanımız bu konudaki sorunun cevabını verdi. Bunların basın aracılığıyla değil, bakanlar kurulunda konuşulacağını belirtti. Ben, yurt yapımı, kentsel dönüşüm, inşaat yapımından, arazi işinden çok iyi cevaplar veririm. Ben teknisyenim.” şeklinde cevap verdi. Yurtlarla ilgili sorulan soruya Bayraktar, “Yurtlarda eksikliğimiz var. Eskiye göre yurtların kapasitesini aşağı yukarı 30 kat arttırdık, ama yeterli değil. Biz hem özel sektörü yurt yapımı için teşvik ediyoruz, hem de TOKİ yapıyor. Bir taraftan da bakanlık olarak biz yapıyoruz ve vakıfların yapmasını da teşvik ediyoruz. Yapılan yurtları da devlet olarak kiralayacağız onu da taahhüt ediyoruz. Yurt işini çok daha modern bir şekilde, gençlerimize uygun bir şeklide yapmak için gayretlerimiz var.” ifadelerini kullandı. 
YURT-KUR bina kiralayacak
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, 65 ilde 500 ile 5 bin kişi arasında değişen kapasitelerde yurtları 15 yıllığına kiralayacaklarını bildirdi. Bakan Kılıç, yaptığı açıklamada, Türkiye’de üniversite olmayan il bırakmadıklarını ve özellikle kız çocuklarının eğitim hayatlarını sürdürebilmeleri yönünde teşvikler yapıldığını söyledi. Bu tür çalışmalar sonucunda ülkede yurt ihtiyacının doğduğunu dile getiren Kılıç, Türkiye’de 310 bin yatak kapasitesinin bulunduğunu ve 163 yeni yurt inşaatının devam ettiğini kaydetti. Bugün başvuruda bulunduğu halde devlet yurtlarına yerleştirilemeyen 80 bin civarında öğrencinin bulunduğuna işaret eden Kılıç, önümüzdeki yıllarda bu talebin daha da artacağını işaret etti. Bu doğrultuda yurt kiralama çalışması başlattıklarını anlatan Kılıç, “Proje kapsamında 100 bin yatak kapasitesini özel sektörden kiralamak üzere Pazartesi günü ülke genelinde ilâna çıkıyoruz. 65 ilde 500 ile 5 bin kişi arasında değişen kapasitelerde yurtları kiralayacağız” diye konuştu. Bakanlık olarak özel sektöre 15 yıl süreyle kiralama garantisi vereceklerini vurgulayan Kılıç, hedeflerinin şu anda 310 bin kişi olan yurt yatak kapasitesini önümüzdeki yıl eğitim-öğretim dönemi başında 450 bin kişiye çıkarmak olduğunu bildirdi.
En büyük sorunumuz düzgün tartışamamak
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, “Bizim en büyük sorunumuz sorunu düzgün tartışamıyoruz. Tek (öğrenci evleriyle ilgili tartışma) bunun için değil. Her sorunu tartışırken ayrıştırıyoruz, kutuplaştırıyoruz, birbirimizi yoruyoruz, yıpratıyoruz.” dedi. Şahin, Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya’yı ziyaret etti. Ziyaretinde gazetecilerin sorularını da cevaplayan Şahin, bir gazetecinin, “öğrenci evleriyle ilgili tartışma”ya ilişkin sorusu üzerine alanın çok hassas bir alan olduğunu söyledi. En büyük sorunun, sorunu düzgün bir şekilde tartışmamak olduğunu vurgulayan Şahin, şöyle konuştu: “Tek bunun için değil. Her sorunu tartışırken ayrıştırıyoruz, kutuplaştırıyoruz, birbirimizi yoruyoruz, yıpratıyoruz. Oysa sorun tartışırken bilimsel tartışmamız, istatistiki tartışmamız analizlerimizi iyi yapmamız ve hele hele eğer bu sorun öğrencilerimiz ise burada asla öğrencilerimizi siyasallaştırıp bu kutuplaşmanın içerisine koymamamız gerekiyor.”

3 Kasım 2013 Pazar

SAĞLIK HABERLERİ

Karaciğer kanseri riskini kahveyle önleyin


Araştırmaya göre, günde üç bardak kahve tüketimi, karaciğer kanserine yakalanma riskini yüzde 50’nin üstünde azaltıyor.


Ame­ri­kan Gas­tro­en­te­ro­lo­ji Bir­li­ği­’nin res­mi kli­nik uy­gu­la­ma der­gi­si K­li­nik Gas­tro­en­te­ro­lo­ji ve He­pa­to­lo­ji’de ya­yım­la­nan me­ta ana­liz, kah­ve­nin sağ­lı­k üze­rin­de­ki olum­lu et­ki­si­ni bir kez da­ha ka­nıt­la­dı.

Araştırmaya göre, dünyada en sık görülen 6’ncı en sık ölümle sonuçlanan 3’üncü kanser türü olan karaciğer kanserine karşı, kahvenin risk azaltan önemli etkisi var. Karaciğer kanserinin ana türü olan ve dünyadaki vakaların yüzde 90’ından fazlasını oluşturan HCC’ye yakalanma riski, günde üç bardak kahve tüketenlerde yüzde 50 daha az.

Araştırma sonuçlarına dönük olarak İtalya’dan Universit Degli Studi di Milan Clinic Bilimler ve Halk Sağlığı Uzmanı yazar Dr. Carlo La Vecchia şunları söylüyor:  “Araştırma, kahvenin başta karaciğer olmak üzere sağlığımız için yararlı olduğu ile ilgili geçmişteki iddiaları onaylamakta.

Kahvenin karaciğer kanserine karşı olumlu etkisi, kahvenin bu hastalık ile ilgili risk faktörü olan şeker hastalığını engellemesi veya siroz ile karaciğer enzimleri üzerindeki olumlu etkisiyle açıklanabilir.”

Mikropları baharatlı çaylarla uzaklaştırın

İLGİLİ HABERLE
Kolesterole bire bir
Prof. Ye­şi­la­da “Ka­ran­fil, ka­ra­bi­ber ve zer­de­çal gi­bi ba­ha­rat­lı çay­la­rın mik­rop kı­rı­cı ve ra­hat­la­tı­cı et­ki­siy­le has­ta­lık­lar siz­den uzak du­ru­r” de­di

Ye­di­te­pe Üni­ver­si­te­si Ec­za­cı­lık Fa­kül­te­si Far­ma­kog­no­zi ve Fi­to­te­ra­pi Ana­bi­lim Da­lı Baş­ka­nı Prof. Dr. Er­dem Ye­şi­la­damik­ro­bik has­ta­lık­lar­dan ko­run­ma­da ba­ha­rat­lı çay­la­rın öne­mi­ni vur­gu­la­dı. Prof. Ye­şi­la­da bu çay­la­rı ve özel­lik­le­ri­ni de ak­tar­dı.

Ka­ran­fil

İçe­ri­sin­de bu­lu­nan uçu­cu özel­lik­te­ki öje­nol (ağ­rı ke­si­ci, an­ti­sep­tik), ağız ve bo­ğaz mu­ko­za­sı il­ti­hap­la­rın­da yan­gı gi­de­ri­ci­dir. Bak­te­ri, mik­ro­man­tar ve­ya vi­rüs­le­rin yol aç­tı­ğı ağız ve bo­ğaz en­fek­si­yon­la­rın­da an­ti­sep­tik ola­rak ve ağ­rı his­si­ni ha­fif­le­ti­ci et­ki­si var­dır. Bu ne­den­le, özel­lik­le Sey­lan tar­çı­nı ka­bu­ğu ile bir­lik­te mik­ro­or­ga­niz­ma­lar üze­rin­de et­ki­si ne­de­niy­le so­ğuk al­gın­lı­ğın­da çay ola­rak içil­me­si ya da ça­yı­nın gar­ga­ra ola­rak uy­gu­lan­ma­sı ya­rar­lı­dır. Ya­pı­lan bi­lim­sel ça­lış­ma­lar­da uçu­cu ya­ğı­nın an­ti­bi­yo­tik­le­rin et­kin­li­ği­ni ar­tır­dı­ğı gös­te­ril­miş­tir.

Ka­ra­bi­ber

Top ve toz form­la­rın­da­ki ka­ra­bi­ber mey­ve­le­ri ile ha­zır­la­nan çay­la ya­pı­lan gar­ga­ra bo­ğaz en­fek­si­yon­la­rın­da ya­rar­lı­dır. Bil­has­sa bo­ğaz­da so­ğuk al­gın­lı­ğı be­lir­ti­le­ri­nin ilk his­se­dil­di­ği sü­reç­te uy­gu­lan­ma­sı du­ru­mun­da da­ha et­ki­li­dir. Ay­rı­ca ba­ğı­şık­lık sis­te­mi­ni dü­zen­le­yi­ci, yan­gı­yı ve spazm­la­rı gi­de­ri­ci, kan­ser­leş­me­yi ön­le­yi­ci et­ki­le­ri var­dır.

Zer­de­çal

İti­hap ve ateş ön­le­yi­ci ve an­ti­mik­ro­bi­yel et­ki­le­ri ça­lış­ma­lar­la or­ta­ya ko­nul­muş­tur. Ka­ra­ci­ğer ha­sa­rı­nı ön­le­yi­ci, an­ti­ok­si­dan ve kan li­pit se­vi­ye­si­ni ko­ru­yu­cu­dur.  
SERDA KIVILCIM - BUGÜN GAZETESİ

1 Kasım 2013 Cuma

SOSYAL DEVLETİN GEREĞİ

Üstün zekalıya da destekYönetim Bilimi Uzmanı Doğan Ceylan, devletin üstün zekalı veya özel yetenekli öğrencilerin de alacağı destek eğitim giderlerini karşılaması ve bu işi özel girişimcilere bırakması gerektiğini açıkladı. 

Bakanlığın 22 Ekim 2013’te bu çocukların tespitinin yapılmasını, anasınıfı ve  ilkokulda öğretmenlerince eğitilmelerini, ortaokulda yeteneklerine uygun seçmeli dersler alarak geliştirilmesini ve bilim sanat merkezlerine yönlendirilmesini istediğini belirten Ceylan, “Niyet iyi ancak gözden kaçırılan bazı hususlar var.” dedi. 
Doğan konuya ilişkin önerilerini ise şöyle sıraladı:
1. Okulöncesi ve sınıf öğretmenleri, üstün zekalı veya özel yetenekli çocukların eğitimine ilişkin üniversitelerde yeterli eğitim almıyor. Bu durumda öncelikle öğretmenlere eğitim verilmeli.  
2. Ortaokul öğrencilerinin Bilim ve Sanat merkezlerine yönlendirilmesi istense de bunların sayısı çok yetersiz, olanlar da dolu. Sayıları en az üç katına çıkarılmalı. 
3. Devletçe yeterli sayıda kurum açılana kadar on binlerce çocuğumuz heba olmaya devam edecektir. Bunu önlemenin bir tek yolu var: Devlet özürlülere nasıl sahip çıkıyor ve destek eğitimi giderlerini ödüyorsa, üstün zekalı veya özel yetenekli öğrencilerinkini de karşılamalı ve bu işi özel girişimcilere bırakmalıdır.