Rafet ÖZCAN
Hızlı teknolojik gelişmeler nedeniyle daha esnek, yaratıcı, karmaşık ve zorlayıcı (meydan okuyucu)
olacak gibi görünmektedir.
21. Yüzyılın henüz başında iken bile gittikçe artan bir ivmeyle küreselleşen, karmaşıklaşan ve özellikle medya tarafından adeta bilgi bombardımanına maruz kalan bir toplum ortaya çıktı ve biz bu toplumda yaşamımızı sürdüreceğiz.
21. YÜZYILIN ORTAYA ÇIKARDIĞI FIRSATLAR
Yeni bilgi ve iletişim teknolojileri geliştirilmekte,
Yeni enerji kaynakları üzerinde çalışılmakta,
Tıp alanında çok önemli gelişmeler yaşanmakta,
Tarihi yapılar aslına uygun olarak restore edilmekte,
Uzayın derinliklerinde olduğu kadar okyanus diplerinde yeni keşifler yapılmaktadır.
21. YÜZYILIN ORTAYA ÇIKARDIĞI FIRSATLAR
21. yüzyıl, insana sınırsız olanaklar sunmaktadır.
Bu olanaklar sayesinde anaokuluna yeni başlayan çocuklardan başlayarak toplumun en yaşlı bireyine varıncaya kadar herkes, gerçek dünyada bir değişiklik yaparak dünyanın daha yaşanabilir bir yer haline getirilmesine katkıda bulunabilir.
21. Yüzyılda eğitim bu anlayışı yansıtmalıdır.
21. YÜZYILDA OKULLAR
Disiplinler arası,
Bütünleştirilmiş,
proje temelli öğretim programları uygulamalıdır
21. YÜZYIL BECERİLERİ
İşbirliği – takım halinde çalışabilme becerisi
Eleştirel düşünme – karmaşık problemlerle uğraşabilme
Sözlü iletişim – sunum yapabilme
Yazılı iletişim – yazma becerisi
Teknoloji – teknolojiyi kullanabilme
Yurttaşlık – yerel, ulusal ve küresel sorunlarla uğraşma; işbaşında öğrenme
Meslekler hakkında bilgi edinme, yeni meslekler öğrenme – hem de stajyerlik yaparak
Bilimsel ve uygulamalı araştırmalar yapabilme
21. YÜZYILDA OKULLAR
Öğrencileri, gerçek dünyada karşı karşıya oldukları problemlerin çözümünü hedefleyen proje temelli öğretim programlarıyla yetiştirmelidir.
Bu yaklaşım,
geçmişin fabrikaları model alan eğitim anlayışının,
öğretimin ders kitabı ve kâğıt-kalemle sürdürüldüğü öğretmen merkezli eğitimin
terk edilmesi demektir.
21. YÜZYIL EĞİTİM ANLAYIŞI
, “okul”, “öğretmen”, “öğrenen”, “bilgi” ve “eğitilmiş birey” gibi kavramları yeniden tanımlanmalı
öğretim programları bu yeni anlayışla geliştirilmeli
21. YÜZYILIN OKULLARI
Okul, etrafı duvarlarla sınırlandırılmış “bina” olmaktan çıkıp “merkez” olarak örgütlenmelidir.
Bu merkezlerin sınırları geçirgen ve şeffaf olmalı, dünyadaki bilgi birikimine erişim konusunda,
öğretmenler,
öğrenciler ve
genel olarak toplum,
birbirleriyle sürekli iletişim halinde olmalıdır.
ÖĞRETMENİN ROLÜ
Öğretmen, bilgi dağıtıcısı olmaktan çıkıp öğrenme orkestrasının şefi olmalı,
Öğrencilerin,
Enformasyonu (ham bilgiyi) bilgiye (knowledge),
bilgiyi de bilgeliğe (visdom)
dönüştürmelerine yardım eden kişi olmalıdır.
“ÖĞRENEN”
Öğrenenler, geçmişte olduğu gibi okula giden, zamanının belli bir bölümünü okulda geçiren, belli dersleri alan, geçer not ve derece/diploma alan kişiler olarak görülmemelidir.
ÖĞRETMENLER,
21. YÜZYILIN ÖĞRENENLERİNE ŞU ŞEKİLDE YARDIMCI OLMAYA ÇALIŞMALIDIR:
Öğrencilerin ilgilerini canlı tutmak, gerçek dünyadaki yaşama hazırlanabilmeleri için neleri öğrenmeleri ve nasıl öğrenmeleri gerektiği konusunda yardımcı olmak,
Yaşam boyu öğrenme için gereken merak duygusunu sürekli canlı tutmak,
Daha iyi nasıl öğreneceklerse o şekilde öğrenmelerine yardımcı olmak, öğrenme yöntemleri konusunda esnek olmak,
Öğrenmeye okul dışında da devam etmeleri için, öğrencilerde öğrenme heyecanı yaratmak.
21. Yüzyıl okulu, bireylere 21. Yüzyıl okuryazarlıklarını kazandırmalıdır.
21. Yüzyıl okulu bilgiye erişebilen değil, aynı zamanda;
bilgi üreten,
üretilen bilgiyi teknolojiye dönüştürebilen,
gelişmiş teknolojilerden yararlanarak toplumun ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerin üretiminde ve dağıtımında aktif rol alabilen,
işbirliği ve takım çalışması yapabilen,
inisiyatif alabilen,
sözlü ve yazılı iletişim becerilerine sahip,
düşünen,
yaratıcı,
esnek,
araştırmacı,
problem çözebilen kişiler yetiştirmelidir. (Devamı var)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder