4 Ağustos 2013 Pazar

AHRAR DEMOKRAT ÇİZGİ 3



Bugünkü Demokrat Parti,geçmişteki Doğru Yol Partisi, Adalet Partisi ile Demokrat Partisinin devamı ve misyon takipçisi olduğunu alenen söylüyor.
Kimse de çıkıp buna itiraz etmiyor, yahut edemiyor.
Ayrıca, hiçbir parti çıkıp da "Hayır, o­nlar değil, Demokrat'ın devamı biziz" de demiyor.
İktidardaki parti ise, tıpkı Özal'ın söylediği gibi "Biz hiçbir partinin devamı, ya da takipçisi değiliz" diyor.
Dolayısıyla, AKP de aynen ANAP gibi köksüz ve misyonsuz bir partidir. Bunlar için, bir cihetiyle "Millî görüş gömleğini değiştirmiş, ancak Büyük Doğu (Necip Fazıl) çevresinden kopmamış bir siyasî hareket" tarifi yapılabilir.
Neticede, Demokratların devamı olmadığını zaten kendileri hiç çekinmeden söylüyor.
Buna göre, Demokratların devamı olarak geriye sadece Doğru Yol Partisi kalıyor.
Demokratların ise, Meşrûtiyet zamanındaki Ahrarlar olduğunu bizzat Bediüzzaman Said Nursî beyan ediyor.
Meselâ, Emirdağ Lâhikasındaki bir mektubunda aynen şu ifadeyi kullanıyor: "...Eski tahribatı tamirata başlayan hakikî vatanperverler olan Demokrat namında hamiyetli Ahrarlar, yani hürriyetperverler, Nur ve Nurcuları takdir etmelerine çok minnettarım. o­nların muvaffakiyetine çok duâ ediyorum. İnşaallah, o Ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar." (Age, s. 267)
Aynı eserin bir başka mektubunda ise, DP'nin kongresinden bahsederken, gariptir ki "Ankara’da dindar Ahrarların kongresi" ifadesini kullanıyor. (Age, s. 426)
Tam bir hürriyet-i şer'iyeye vesile olmak, yahut hürriyetin cemalini tam görmek için telâffuz edilen "yüz sene"lik müddet doldu, dolacak gibi görünüyor.
* * * 
Meşrûtiyet zamanındaki Ahrar Fırkası, yeterince imkân fırsat bulup da gönlünce bir icraat yapamadı.
Cumhuriyet dönemindeki Ahrarlar olan DP ve AP ise, bu memlekette pek büyük hizmetlerde bulundu.
İktidar oldukları dönemlerde, ülkenin dört bir yanını şantiyeye çevirerek iş ve istihdam sahaları açtılar. Yollar yaptılar, fabrikalar kurdular, sanayi kollarını geliştirdiler, köylüye, çiftçiye rahat bir nefes aldırdılar.
En mühimi de, din ve vicdan hürriyeti noktasında büyük risk alarak icraatta bulundular. Denilebilir ki, bu uğurda lider ve yönetim kadrosundan şehitler verdiler.
Devrildiler, itildiler, kakıldılar; ancak, yine de yılmadılar ve başlattıkları memleket hizmetine kaldıkları yerden devam ettiler.
Şimdi, bir kez daha tek başına iktidara namzet olacak bir duruma geldiler.
Milletin, ülkenin pek ağırlaşmış sorunları var, cesurâne hizmet bekleyen nice meseleleri var.
Daha öncekiler gibi, bu büyük meselelerin üstesinden yine ancak Demokratlar gelebilir.
Yeter ki, o­nlara "nokta-i istinat" olacak kimseler, yani o isimsiz kahramanlar, yerinde sağlam dursunlar ve üzerine düşeni hakkıyla yapmaya çalışsınlar. Önemli bir hususu tekraren hatırlatarak bitirelim: Üstad Bediüzzaman'ın ifade buyurduğu gibi, Kur'ân'ın malı olan Risâle-i Nur, dünyada hiçbir siyasete âlet ve tabi olamaz. Risâle-i Nur talebelerinin Demokratlara bir "nokta-i istinat" olmaları ise, bizzat bu eserlerin müellifi tarafından vasiyet derecesinde tavsiye ediliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder