6 Eylül 2013 Cuma

DEĞİŞEN KADROLAR,DEĞİŞMEYEN SİSTEM

Eğitimde Rotasyon ve Ödüllendirme

Mustafa CAN
Timurlenk Akşehir’de askeri karargâhını kurunca halkın eşrafından Nasrettin Hoca ile bir iki zat karşılamaya giderler. Şerbetler içilerek sohbet edilirken Timur “Karargâhımızı nasıl buldunuz?” diye sorar. Beylerden biri “Çok güzel ama fena bir koku var!” diye cevap verir. Timur bu cevabı beğenmeyerek yanındakilere “Alın şunun boynunu vurun!” diye kükremiş. Adam “Padişahım ne münasebet ben misk-u amber kokuyor” dedim diyince “Neresi misk kokuyor? Alın bu yağcı adamı huzurumdan!” diye huzurundan çıkarmış. Sonra dönmüş Nasrettin Hoca’ya “Koku falan var mı?” diye sorumuş. Hoca bakmış pabuç pahalı hemen “Hükümdarım, affedersiniz üzerinize afiyet ben birkaç gündüz nezle oldum da burnum koku almıyor” diye cevap vermiş.
2010 yılında uygulamaya konulan müdürler rotasyonundan sonra 2011 yılında da Muavinlere yönelik rotasyon uygulaması başlatıldı. Uygulamaya kimi güzel, kimi fena derken burnum koku almıyor diyenler de büyük bir kesimi oluşturmaktadır. Uygulamayı iktidar yanlıları çok büyük bir devrim ve eğitimi ağaya kaldıracak bir uygulama olarak övgü ile bahsetmektedirler.
“Rotasyon her derde devadır” ve “Her canlı rotasyonu tadacaktır” diye övgü ile bahsettikleri rotasyon uygulamasına iktidar yağcısı olarak değil de, bir de uygulayıcı olarak bakalım.
Birincisi: Eğitim belli metinleri ezberlemekten ibaret değildir. Öğretim ile eğitimin farkını bilenler şunları ifade etmektedirler. Eğitim “Okul-Aile ve Çevre” nin ortak ürünüdür. Okulu, öğrenciyi, çevreyi ve aileyi tanıyan bir muavinin eğitime katkısı ile bütün bunlara yabancı olan bir idarecinin eğitime katkısı elbette bir değildir. Müdürler onay, protokol ve imza yetkilileri oldukları için eğitime olumsuz katkıları olmaz; ancak muavinler doğrudan eğitimi etkilerler.
İkincisi: Muavinler müdürler gibi sadece “yönetmenliği uygulayan” öğretmenler de salt müfredatı uygulayıcılar değildir. Psikolojik, sosyolojik, pedagojik pek çok yönden öğrenciye bilgi yanında eğitim verirler. Sadece bilgi veren bir öğretmen iyi bir öğretmen sayılmaz.
Üçüncüsü bir öğretmenin ve idarecinin verimli olabilmesi ancak okulu, öğretmenleri, çevreyi, öğrenciyi ve veliyi tanımasına bağlıdır. Öğretmen sadece ders anlatan bir robot değildir ve müfredattaki konuları ezberleten bir bekçi değildir. Öğrencisinin kabiliyetlerini ve istidatlarını keşfederek yönlendirebilen bir eğitimcidir. Peki bunu bir iki senelik tecrübe ile yeni bir okulda nasıl sağlayarak eğitime katacak ve eğitimin kalitesini artıracaktır?
**
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun“Takdirnâme” başlığını taşıyan maddesi yapılan bir düzenleme ise kaldırılarak yerine “Başarı” ve “Üstün Başarı” belgeleri getirilmiştir. Bu değişiklik sonunda en çok memur/öğretmen istihdam eden Milli Eğitim Bakanlığında 14.03.2011 tarihli bir yazıyla Milli Eğitim Bakanlığı personeline “Takdir ve Teşekkür Belgesi Verme” ve “Maaşla Ödüllendirme” Yönergelerini yürürlükten kaldırdı. Sonrasında 16 Mayıs 2011 / 40119 sayısı yazı ile başarıyı ödüllendirme amaçlı Başarı ve Üstün Başarı Belgelerinin örneklerini yayınladı.
Daha sonra Müdür Muavinleri Rotasyon ve Atlamalarında bu belgelerin geçersizliğini kabul etti. Ancak “Devlette devamlılık esastır.” Daha önce alınan ödül belgeleri elbette geçerlidir. Hükümsüz kalması düşünülemez. Kuraldır “İçtihat içtihat ile nakzolmaz.” Yani daha sonra çıkan yasalar öncekilerini geçersiz kılmaz ve “Verilen haklar geri alınmaz.” Ancak AKP hükümeti ile bu kurallar da değişime uğrayabilir. Zira daha önce Ecevit Hükümetinin çıkardığı ve bize de uygulanan “Altı yıl Sicil Puanı 90 ve üzeri olanlara verilen bir takdir belgeleri yeni bir yazı ile iptal edilerek özlük dosyalarından silindi. Atamalarda ve zorunlu yer değiştirme yani Rotasyonlarda işlerine geldiği ve Eğitim-Bir Sen yöneticilerinin istediği şekilde şartnameler düzenlenmektedir. Tabii ki Eğitim-Bir Sen üyesi öğretmen ve idarecilerin faydasına yönelik çalışmalar ve atamalar yapılmaya çalışılmaktadır. Ne derece fayda sağlar bilinmez…
Misal olarak, yeni ödül yönetmenliğinde eski Takdir, Teşekkür ve aylıklar ödüllendirmelerin nasıl değerlendirileceğine dair hükümler yer almamıştır. Bu da belirsizliğe sebep olmaktadır. Ayrıca yeni yönetmenliğe göre Aylıkla Ödül için Üstün Başarı belgesi alma şartı, Üstün Başarı Belgesi için üç defa Başarı Belgesi şartı getirilmiştir. Bu durumda üç yıl boyunca hiç kimseye “Aylıkla Ödül” verilemeyecek demektir. (2010-2011 yılında maalesef verilmedi.)
Uygulamalarda Milli Eğitim Müdürlerinin inisiyatifi sendikalara göre değişiklik arz etmektedir. Bu nedenle verilen ve verilecek olan Başarı Belgelerinin hakkaniyetten uzak ve liyakatten yoksun olduğu gerçeğini göz ardı etmek mümkün olamamaktadır. En basit bir misal olarak “Soruşturma” geçiren bir idareciye henüz soruşturma sonuçlanmadan Milli Eğitim Müdürleri tarafından “Teşekkür Belgesi” verildiğini bizzat müşahede ettiğim ve bunun da atamalarda puan olarak yansıtıldığını gördüğüm için hakkaniyet konusunda şüphelerim vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder