19 Eylül 2013 Perşembe

EĞİTİM POLİTİKASI ALT- ÜST 3


CEVHER ilhan

“MİLLÎ EĞİTİM”İN ÇÖKÜŞÜ - 3
Eğitimin perişanlığı 

Hafta başında 17 milyon öğrenci sınıfları doldurdu. İç ve dış popüler politikanın hayhuyundan pek ilgilenilmiyor; lâkin Türkiye’nin önündeki devasa millî eğitim meselesi, dezenformasyonlarla okul servisleriyle pazarlığa ve şoförlerin tesbih taşıması ve zincir takmasına odaklandırıldı.
Oysa Türkiye’de eğitim devasa problemlerle muallel. Başta fen-teknoloji derslerinden çevre ile ilgili konulara, matematik dersinde “Atatürk’ün geometri alanında verdiği eserler”den din kültürü ve ahlâk bilgisinde “Atatürk’ün dinle ilgili görüşleri”ne kadar, eğitimin 12 Eylül darbe anayasasıyla “devlet ideolojisi” haline getirilen “Atatürk ilke ve inkılâpları” cenderesindeki “müfredat sorunu” var.
Erdoğan’ın ilk AKP hükûmetinin kurulduğu 16 Kasım 2002’de millete deklâre ettiği, daha sonra seçim bildirgelerinde ve hükûmet programlarında taahhüd edilen ve on bir yıldır sözü edilen “demokratik eğitim reformu” bir türlü başarılamadı.
Dahası, demokratik eğitimle, temel hak ve hürriyetlerle bağdaşmayan, millettin değerlerinden kopuk “Kemalist felsefe”ye göre hazırlanan müfredatta AKP’li Millî Eğitim (eski) Bakanı’nın ikrarıyla “Atatürkçülük yüzde 40 arttırıldı.”
Darbe ürünü Anayasanın dibâcesindeki “hiçbir faaliyetin Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliği karşısında korunma göremeyeceği” ibâresinden 42. maddesinde eğitim ve öğretime verilen “Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusu” hükmüyle yüksek öğretimi YÖK’e kelepçeleten 130. ve 131. maddeleri yürürlükte.
Hep günübirlik, temel sorunları öteleyen, avutucu ve oyalayıcı makyajlarla yetinildi.
EĞİTİM POLİTİKASI ALT-ÜST Buna en çarpıcı örnek, geçen yıl uzmanların bütün uyarılarına rağmen, o zamanki Bakanın dahi haberinin olmadığı, medyaya sızan bilgilere göre Başbakan’dan alınan tâlimatla gece yarısı apar topar Meclis’ten geçirilen “4+4+4”le getirilen 60-66 aylık çocukların okula başlaması uygulamasından bir yıl sonra kısmen dönülmesi. Veli ile birlikte “uzman komisyonu”nun onayını isteme revizesine gidilmesi.
Hatırlanacağı üzere, geçen yıl 60-66 aylıkların okula bu kadar erken başlamalarının sakıncalarına, 72 aylık çocuklarla “uyumsuzluğa” dikkat çekenlere Başbakan veryansın etmiş; “rapor” alan endişeli velileri “evlâtlarına ihânet”le suçlayıp “Bu çocuklar geri zekâlı mı?” diye yüklenmişti.
Bakan, “Yeni düzenlemeyle eğitim yaşı bir yıl öne alınacak” demiş; mevcut öğrenciler için müfredata devam edileceği öngörülmüş, ilköğretime yeni başlayacak küçüklere ve 4. sınıfta okuyacaklara “yeni müfredat”la “özel bir program”ın uygulanacağı “çifte müfredat”a geçilmişti.
Bir yılın sonunda, bu yaşta sınıf sıralarındaki çocukların psikolojik olarak hazır olmadıkları, uyum sağlayamadıkları, ilkokulların ana okulu ve kreşe dönüştüğü, yoğun dinleme bozukluğu ve dikkat dağınıklığıyla okula ve öğrenime adapte olamadıkları, resmî raporlarla itiraf edildi. Beş - beş buçuk yaşında 450 bin çocuk âdeta kobay durumuna düşürüldü. Önemli bir kısmının, -beşten dördünün- okuma-yazma bile öğrenemediği tescil edildi…
Bir diğer fecaat, AKP iktidarında hemen hemen her yıl değiştirilen sınav sisteminin çöküşü.
Bilindiği gibi ilk olarak Anadolu liselerine giriş için sadece sekizinci sınıflara “ortaöğretime geçiş sınavı (OKS)” konuldu. Akabinde ihdas edilen “seviye belirleme sınavı”nda (SBS) defalarca değişiklik yapıldı. Yabancı okulların kabul etmediği bu sistemle daha baştan eğitimi “çifte başlı” hale geldi.
Aynı hükûmetin Bakanı, “çocukları dershaneye esir edip testçi yaptığı” hayıflanmasıyla SBS’yi üçten bire indirirken, ardından gelen Bakan da sınav sistemini oturtamadı. Yeni Bakan ise evvela altı ders için Bakanlığın yılda 12 merkezî sınav yapılacağını, peşinden “önümüzdeki sene katılacaklar” dediği 6 ve 7. sınıfların “önümüzdeki yıllarda kademeli olarak sisteme katılacaklarını” açıkladı.
Bu arada daha yeni sınav sistemi uygulanmadan “düz liseler”in kaldırılmasıyla bu kez SBS’de başarısız olup açıkta kalan 574 bin öğrencinin meslek ve imam hatip liselerinde “düz sınıf”a yönlendirilmesi tartışması çıktı…
Özetle, iflâs eden “eğitim sistemi”, palyatif tedbirlerle daha da çıkmaza itildi. Sorunlar derinleşti. Altüst edilen “eğitim sistemi” kevgire döndü. Aynı hükûmetin değişen beş bakanıyla sınav sisteminden müfredata eğitim politikası mütemadiyen “düzeltilip” değiştirildi. Olan, çocuklara oldu.
SİSTEM, YAZ-BOZ TAHTASI Gerçek şu ki, Millî Eğitim’de oldu-bittiyle garâbetler oluyor. Veliler bir yana, öğretmenler ve hatta eğitimciler kafa karışıklığı içinde, belirsizlikten şikâyetçi. Uzmanlar, “yeni sistem”in eskisinden hiçbir farkının olmadığını, dahası sınav sayısının arttırıldığını belirtiyorlar. Bu sınav sisteminin uygulanmasının imkânsızlığını ikaz ediyorlar.
Ayrıca, bunun öğrencileri sürekli sınav stresine sokacağını, psikolojilerinin bozulacağını, öğretimi ve eğitimi sınava hapsedeceğini, tam tersine dershanelere ve özel derslere ihtiyacı daha da arttıracağını haber veriyorlar. Yeni sistemle birlikte dershanelere kayıtların artması bunun göstergesi.
Diğer yandan köy ve kasaba okulları bir tarafa; Türkiye’de aynı il ve ilçe merkezindeki iki okul arasındaki seviye farkını nazara verip, fırsat eşitliğinin olmadığı vasatta okulların eğitim standartları arasındaki uçurumla uygulamada adâlet dengesinin sağlanamayacağını bildiriyorlar.
“Güvenlik, şişirilmiş notlar, müfredat uyuşmazlığı” gibi birçok konuda öğrenci, veli ve kamuoyunun kaygılarına karşı, ısrarla yeni sistemi devam ettireceklerini kaydeden Millî Eğitim Bakanı, açık açık sistemi “hep risk” dediği risklerin üzerine oturtmaktan bahsediyor. “Bakan olarak, on düşünüp bir söylediği” konuda “okulların ve pek çok sosyal kurumun, Fransız İhtilâli ve Endüstri Devrimiyle e zamanlı kurulup o dönemin dayattığı zihniyeti yansıttığı”ndan ve “tutucu okul anlayışı”ndan yakınıyor, “hayat boyu öğrenme projeleri”nin önemini vurguluyor.
Ancak bütün müfredata sinen, eğitim ve öğretimi felç eden “resmî ideoloji” dayatmasından tek kelime etmiyor. “Tutucu okul”a bağlılığı daha da yaygınlaştıran sınav sistemini ağırlaştırıyor…
Ve “yaz-boz tahtası”na dönen çelişkili sistemin sorunları bunlarla bitmiyor.
19.09.2013
-----------------------------------------------------------------------------------------------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder